11.1.14
Bekaroglu: ‘Yolsuzluğu savaş ganimeti diye içselleştirdiler’
yeniHarman'a konuşan Mehmet Bekaroğlu,
eski yol arkadaşı Numan Kurtulmuş için “İyi ki bugün HAS Parti’nin başında değil”
dedi.
Mesud Ata’nın sorularını yanıtlayan Bekaroğlu “Numan
Kurtulmuş’un kişisel olarak, bizim Türkiye’yi değiştirmek, devleti tahakküm
aracı olmaktan çıkarmak gibi ideallerimizin arkasında duramayacağını tahmin
ediyorduk.” dedi.
Numan Kurtulmuş’un yanı sıra Ertuğrul Günay’la ilgili
soruları da yanıtlayan Bekaroğlu yolsuzlukla ilgili de çarpıcı ifadeler
kullandı.
İşte yeni Harman'ın Ocak sayısındaki röportajdan bir bölüm:
‘Numan Kurtulmuş, yeni Yıldırım Akbulut olabilir’
AKP içinde nasıl bir
gruplaşma var şu an?
Fethullah Hoca’nın üç beş vekili çıkar. Günay ve arkadaşları
kabul etmediler. Abdullah Gül’ün büyük bir gücü var. Tüzükteki üç dönem
sınırına takılanlar muhtemelen Abdullah Gül ile hareket etmek isterler. Belki
Erdoğan’ın, başkanlık sistemi olmadığı için kendinden sonrası için düşündüğü
ekipten Numan Kurtulmuş öne çıkabilir. Yani Erdoğan bir Yıldırım Akbulut modeli
isteyecektir. Özal, cumhurbaşkanlığına giderken Yıldırım Akbulut’u nasıl
desteklediyse, Erdoğan da istediği sonuca, koltuğu devrettiği iddiasız biri üzerinden
ulaşmayı düşünebilir.
Numan Kurtulmuş şu an
Has Parti’de olsaydı neler olurdu?
İyi ki değil. Has Parti’nin büyük sözleri, iddiaları vardı ve
Numan Bey bu sözlerin arkasında duramazdı. Büyük bir ekip olarak Numan Bey’in
büyümek, ilerlemek istediğini ve büyük işler de yapacağını biliyorduk ama iyi
ki Has Partili olmadı. Yani onun kişisel olarak, bizim Türkiye’yi değiştirmek,
devleti tahakküm aracı olmaktan çıkarmak gibi ideallerimizin arkasında
duramayacağını tahmin ediyorduk. Has Parti yoluna devam etseydi bugün yerel
seçimlerde İstanbul’u ve Ankara’yı alacak, genel seçimlerde iktidarı zorlayacak
kadar önemli bir iktidar alternatifiydi.
‘Yolsuzluğu savaş ganimeti diye içselleştirdiler’
Erdoğan ailesi ve
TURGEV ile ilgili olarak da bazı gelişmelerin olacağı söyleniyor. Vakıf üzerinden
neler yapılmış olabilir?
Değişik vakıflar olduğunu duyuyordum ama öğrendiğime göre bu
vakıf, İlim Yayma Vakfı ile birlikte yurt ve üniversite açma projeleri var.
Bunları derinlemesine bilmiyorum ama 1994 yılı iktidarıyla beraber açılan
ihalelerle bu kurum ve kuruluşlara para aktardılar. Yani sen onlardan iş
alıyorsun ve sana, hak ediş belgenin imzalanması için filanca yere bağış
yapmanı telkin ediyorlar. Yani masum bir görüntü var. “Zekat toplayan zekat
alır” diyen bir İslami dayanak var. Bir süre sonra, söz konusu bağışları zekat
olarak değerlendirip pay almaya başladılar. Ve bürokratlar, siyasiler giderek
zenginleşen yatırımcıları görünce aldıkları payı yeterli bulmayıp, iş adamlarıyla
ortak olmaya başladılar. Diyelim ki sen İBB’den milyon dolarlık bir ihale
alıyorsun ve belediyedeki bir bürokratla ortak oluyorsun. O senin işlerini
kolaylaştırıyor ve karı paylaşıyorsun. Bunlar Müslüman ve haram iş yapamazlar
ya, kar paylaşılınca helal görmeye başlıyorlar.
Hayrettin Karaman
-devletin bekası için- yolsuzluğu dini açıdan onaylayan şeyler söyledi.
Olabilir mi böyle bir şey?
Hayrettin Karaman’ın ne dediğini bilmiyorum; ama öyle şey
olmaz. Devletin bekası yolsuzlukla sağlanamaz. Ama işte böyle içselleştirdiler.
Verdikleri mücadelenin sonunda gerçekleşen zenginleşmeyi ganimet olarak görmeye
başladılar. Bir taraftan hesap gününe inanıp, diğer taraftan tüyü bitmemiş
yetim hakkı alacaksın. Şizofrenide görülebilecek kadar büyük bir çelişki. Hak,
helal görebilecekleri bir mantıkla içselleştirdiler bu mekanizmayı. Bütün
bunları yaparken umrelere gidip, temizlenip döndüler. Şimdi Hayrettin Karaman
bunları meşrulaştırır mı bilmiyorum ama zaten nasıl bir meşruiyet algısı içinde
davrandıklarını anlatıyorum. Zekat, pay alma, ortak olma, ganimet; hepsi İslami
kurallara göre helal.
Ortada bir savaş mı
var ki ganimet alıyorlar?
Sayın Erdoğan, başından beri “savaş” veriyor. Bugün de
manşetler böyle atılmıyor mu? Büyük bir mücadele veriliyor, algı böyle.
‘Numan Kurtulmuş, Abdullah Gül karşıtı cephede’
Abdullah Gül’ün kabine
değişikli ile ilgili vetosu konusunda ne düşünüyorsunuz?
Numan Kurtulmuş ve Hayati Yazıcı ile ilgili spekülasyonlar
var. Bunlar Tayyip Erdoğan sonrasına yönelik atraksiyonlar. Örneğin, Tayyip
Erdoğan’ın koltuğu devretmeyi düşündüğü kişi Numan Kurtulmuş ise, veto ile
birlikte devlet tecrübesi kazanması direkt geçiş fırsatı engellenmiş oldu.
Mustafa Şentop, Numan Kurtulmuş gibi isimler partideki Gül karşıtı cephede saf
tutuyorlar gözlemlerime göre.
‘Ertuğrul Günay şark kurnazlığıyla yeni CHP’ye katılır’
Günay’ın istifasının AKP
için bir anlamı var mı?
Ertuğrul Günay’ın istifasının Ak Parti için çok da bir anlamı
yok. Bakan oldular, komisyon başkanı oldular, her şey iyi iken kimse istifa
etmiyordu. Biz 2006 yılında İslami siyaset girişimi için çalışmalar yaparken
yolsuzluğu konuştuğumuz, tartıştığımız isimlerden biri Günay idi. Yolsuzluklar
o zaman da biliniyordu. Bu hırsızlıklar, o zaman konuşuyorduk. Bilmiyor muydu?
Dolayısıyla, istifaların ne inandırıcılığı, haliyle ne de etkisi var. Toplumda
olmadığı gibi AKP içinde de etkisi yok. Kendileri buradan atraksiyon
çıkarabilir tabii.
Günay ve arkadaşları belki de yine şark kurnazlığıyla yeni
CHP’ye katılacaklar. Yolsuzlukla yükselen Sarıgül gibi bir adam CHP’yle yola
devam ediyorsa, bunlar da CHP’yle devam edebilirler.
11.5.13
Mayıs 2013-Sayı:173
Tuhaf Bir Aşkın Hazin Portresi:Taraf-Röp. Mesud Ata
Stratejik Serinlik-N'olacak Bu Terör Uzmanlarının Hali?-Prof. Osman Osmanoğlu
Özgürlük AVM'den İstediğin Ürünü Alabilmek Değildir-Selim Yalçıner
Çözüm Süreci ve 1 Mayıs-Hayrettin Belli
Ulusal Çıkarlarımız Nasıl Savunulur?-Mihri Belli
Meslekten ihraç edilen sendikalı polis Metin Karakuş:"Hakkımızı almak için dağa çıkmamız gerekiyorsa dağa çıkalım"-Röp. Mesud Ata
Hiperaktivist-Ömer Gamyükü
Sarıkeçililer Göç Şenliği, Bayramiç Tohum Şenliği-Timur Danış
Sakaryaspor Kulüp Başkanı Metin Doğrucan: "Düzenin sınırlarını zorlamak zorundayız"-Röp. Mali Dönmez
Fenomen site Öteki Sinema'nın kurucusu ve sinema yazarı Murat Tolga Şen:"İktidar bir Neo-Dubai yaratma peşinde"-Röp. Ezgi Aksoy
AKP hakkında birkaç yanılgı üzerine- Osman Tiftikçi
Türkiye'nin en punk grubu Rashit'in kurucusu Tolga Özbey'le Thatcher ve punk üzerine derinlikli bir sohbet-Röp. Ezgi Aksoy
Furuğ, bir kadın, bir şair, bir insan-Ata Erad
Gözel TV
Ayşe'nin Kaynak Gözlüğü-Ayşe Özer
1.5.13
AKP neden solu barışa karşıymış gibi göstermek istiyor? Hinlik nerede?
Mihri Belli'nin görüşlerini çarpıtarak yazan Mustafa Karaalioğlu'na Hayrettin Belli yeniHarman'dan yanıt verdi ...
AKP’nin şöyle ya da böyle gasp ettiği gazetelerinden Star
gazetesinin başyazarı (başka deyişe Medya Grup Başkanı) Mustafa
Karaaalioğlu’nun “Türk Solu PKK sayesinde mi ayakta duruyordu?” (25 Mart 2013,
Star) başlıklı bir makalesi çıktı. yeniHarman’dan
ve dışarıdan arkadaşlar Mihri Belli’nin görüşlerini saptırma yoluyla ona hakaret
edildiği konusunda uyardılar ve bir cevap yazısı kaleme almamı istediler.
Sözü geçen yazıda, Orhan Miroğlu’nun bir kitabında sanırım (o
da Şemdin Sakık’ın ifadelerinden ya da dolaylı bir duyumla naklettiği imal
edilmiş bir hikayeye göre) Sakık yakalanmadan, -yani PKK tarafından Barzani’nin Peşmerge kuvvetleri aracılığıyla Türk
Özel Kuvvetlerine teslim edilmesinden birkaç ay önce- Mihri Belli ve Abdullah
Öcalan oturmuş konuşuyorlarmış. Apo, Sakık’ı çağırıp sözüm ona “Mihri
görüyorsun işte, Şemdin bile ‘savaş tıkandı, bu savaşla artık bir sonuca
ulaşamayız, farklı bir yol izlemeliyiz diyor. Belli ki o da savaşın bitmesini
istiyor, sen ne dersin. Ona biraz akıl veremez misin?” demiş ve Belli
de kekeleyerek hem de “Nasıl olur Şemdin, bu savaştır Kürtleri var
eden. Bu savaş sayesinde Türk solu hala ayakta duruyor. Sen nasıl olur da
savaşın bitmesini istersin. Bu kadar emeğe, bu kadar çabaya yazık olmaz mı?”
diye cevap vermişmiş…
Bu teslim olayı Türkiye kamuoyuna bir kahramanlık hikayesi
gibi sunuldu, hatta operasyonu yürüten komutana “Yarasa Operasyonu” diye kitap
bile yazdırıldı ama, o günleri iyi izleyenler bilirler… Aylar öncesinden Şemdin
Sakık, Öcalan tarafından ve Kürt kamuoyunda,
Gündem gazetesinde, Roj TV’de
açık açık provokatör diye teşhir edildi. 33 erin infaz emrini verip o dönemdeki
ateşkesin sona ermesinden sorumlu tutuldu. Başka bir sürü hataları ortaya
serildi… Sonra da Barzani peşmergelerinin kontrol ettiği bölgeye yollanarak oradan Türk Özel
kuvvetlerinin -herhalde ihbar da edilerek- alınması sağlanmış. Peşmergelerin de
işin içinde olması kimseyi şaşırtmaz herhalde…
Yani belirtilen tarihte Şemdin çoktan gözden düşmüş,
dolayısıyla Belli’ye gösterilmesi de pek mümkün değil. Ayrıca bu Mihri Belli-Öcalan
buluşmasının Güney Fransa’da gerçekleştiği ilan edilmiştir. En azından
televizyonda ve üstüne yayınlanan kitapta. Ama 1997 sonbaharı önemli bir
tarihtir:
Çünkü o tarihte Mihri Belli ve Öcalan’ın kayıtlara geçmiş, bilinen ikinci buluşmasıdır.
(birincisi 1982’de “Faşizme Karşı Birleşik Cephe” kuruluşundadır) Bir haftaya yakın süren görüşmelerin birkaç
gün içinde televizyonda toplam 7 saat
yayınlandığı söylenmiştir. Daha sonra bu görüşmeleri Alternatif
yayınları “Büyük Dönüşüm” başlığı altında bir kitap olarak yayınlamıştır.
Evet o yayın incelendiğinde bize, Türkiye kamuoyuna Abdullah
Öcalan hakkında “yakalandıktan sonra görüşlerinin değiştiği” biçiminde
anlatılan şehir efsanesinin külliyen yalan olduğu ortaya çıkar. Daha o tarihte,
Barış ve Birlik hedefi ile Mihri Belli’yi temsili Türk muhatap olarak karşısına
oturtup “Türk-Kürt kardeşliği”, “Türkiye devriminin birleşik olduğu”, “PKK’nın
ayrı devlet hedefinin olmadığı” vs. gibi bugün yeni sanılan çizginin
esasen taa o zaman yakalanıp İmralı’ya konmak: söz konusu bile değilken çizildiği
açık ve net biçimde ortadadır. Evet, bu görüşmeler sanki Öcalan’ın mahkemedeki
savunmasının temeli, bugünkü Nevroz metninin geniş bir açılımı
gibidir. Aslında Suriye’den sürülüp sonunda Türkiye’ye teslim edilmesine neden
olan süreç de bu açılım yüzünden başlatıldı. Ve Apo’nun bu “kardeşlik” diyen projesi,
-özellikle ayrı devletçi Barzani
çizgisinin ve onun müttefiki İsrail ve NATO’nun harekete geçip- Öcalan’ın
“uluslararası komplo” diye adlandırdığı sürecin başlamasına neden oldu.
Mihri Belli’nin 12 Eylül sonrası -88’lerde demeç vermeye
başlamasından itibaren- kalemi her oynatışında, mikrofonu her alışında tabu
sayılan Kürt sorununa tereddüt etmeden
değinip, savaşanların gönüllü birlik temelinde anlaşarak
savaşı durdurmalarını (devletin ve gerillanın), Apo’dan daha iyi muhatap
olamayacağını, bunun bir fırsat olduğunu açık açık dile getirmiş. Ve hakkında defalarca
dava açılmıştır.
Bir tek “barış” dediği için. Ben kendim DGM hakiminin
sorularını hatırlıyorum, “teröristle barış demek bölünmeyi savunmak demek değil
mi?” diye Belli’ye soruluyordu eski Beşiktaş DGM’de. O da “bu anlaşmaya gidilse
Misak-ı Milli sınırları daralmaz,
olsa olsa genişler” diyordu aynen bugün sözü edildiği gibi. Tabii onun
bahsettiği, NATO-İsrail hesabına bir genişleme de değildi, Türk-Arap-Kürt
halklarının HOP (Halkların Ortadoğu Projesi) kapsamında birleşmesi idi.
Peki, Mustafa Karaalioğlu gibi bir gazete egemeni olmasına
rağmen, tecrübeli, yanında birçok asistanı olduğu ve bilgi topladığı muhakkak
olan, hatta devletin bazı birimlerinin de servis verdiği biri, Mihri Belli’nin
görüşlerini hiç mi bilmez? Mihri Belli Son 20 yılda Kürt sorunundaki tutumuyla
öne çıktı. Hiç mi Gündem gazetesinde,
Odak dergilerinde ve yeniHarman’larda çıkan makaleleri
okumamıştır? Eğer okumamış ise kendi gazetesindeki kalem arkadaşları Fehmi Koru ve Ahmet Taşgetiren onun bu yazıyla yalancı durumuna düştüğünü
söylerler umarım. Ne de olsa artık onlar akil insan oldular! Bu pozisyonda
dürüstlük her şeyden önemli sanırım.
Evet, şaşırmaya gerek yok; şahitlerim Fehmi Koru ve Ahmet
Taşgetiren… 2005 yazında Mihri Belli,
Irak’ın işgali ve teskere ile ilgili işgal öncesi İslamcı cenahtaki yazarları
takip etmiş ve dönem sona erince teskereye karşı çıkan AKP yanlısı iki yazarla
görüşme talep etmiştir. Fehmi Koru da Ahmet Taşgetiren de Belli’nin Erenköy
deki evine tek tek, ayrı zamanlarda geldiler. Belli, onlara Kürt sorunun
barışçıl çözümünün mümkün olduğunu, Kürt hareketi ile ve antiemperyalist olan Apocu
çizgi (işbirlikçi Barzani çizgisi ile değil) ile muhatap olunması gerektiğini
söyledi. Her ikisi de görüşmeden kendi sütunlarında söz ettiler ama dialog ve
müzakereyi açık açık savunmadılar. Kendileri için sakıncalı bulmuş olabilirler tabii
o zaman. Barışı ve müzakereyi savunmak bugünkünden biraz daha cesaret gerektiriyordu
o günlerde. Henüz izin de çıkmamıştı tabii NATO’dan…
Peki bugün, neden AKP bu gerçeği gizlemek istemektedir? En
azından 1997’den beri Apo aynı çizgidedir (aslında çok daha önceden, Özal
ölmeden de önce), o tarihte Bekaa’dadır ve örgüte hakimdir. Bugün devletin
müzakere politikası o zaman benimsenseydi en azından daha önce barışa
ulaşılırdı. Bu gerçeği AKP gizlemek istiyor, çünkü en azından 1997’den beri
Türk ordusunun askerleri ve Kürt gerillaları boşuna ölmemiş olacaklardı da
ondan… Çizgi aynı çizgi ama bugüne kadar hükümetler ateşkes ilanlarını
duymazdan geldi, Öcalan’ın ilan ettiği “eşitlik ve özgürlük temelinde gönüllü
birlik” çizgisini de duymazdan geldiler. Türk halkının bunu öğrenmesinden
korktular ve amiral, yandaş, boyalı vs tüm medya da çarpıttı, savaş
kışkırtıcılığına devam etti.
Bu, muhatap almama, oyalama, Kürtlerin “çürütme” dediği ama
bence Türk halkına yalan söyleyip, kandırıp savaşa
yedekleme politikası istisnasız tüm hükümetler tarafından yürütüldü. Devletin
yapısı belki başka türlüsüne izin vermiyordu ama DSP-CHP, DSP-MHP-ANAP, ve son
10 yıldır da AKP, bütün iktidarlar aynı politikayı güttü.
Buna devletin terör konusundaki kökten yanlış teşhisi denilebilir
ama adı 12 Eylülcü ideolojidir, özünde politik sivil kontrgerillacılıktır. Yani
tüm iktidarlar ve bazı kurumlar, aynı oranda suçlular, Ergenekon’un hapisteki
ulusalcı kanadından ya da savcıya bilgi veren NATO’cu kanadından olmaları bir
şey fark etmiyor… AKP, devletin ve de kendinin bugüne kadar bu işte politik
olarak yanlış, halkı kandırıp çatışmayı uzatma konusunda da suçlu olduğunu
gizlemek telaşındadır. Ama bu açığa çıkarılamadan da bugüne kadar kandırılmış
ve savaşa yedeklenmiş Türk kamuoyu zor ikna edilir barışa. O yüzden barışa ikna
çalışmasını Batı’da yapmak gerekli diyoruz.
Şu anda süreci doğru kavrayan, detaylara boğulmayan, gerektiğinde
eleştirip uyaran bir Türk Solu vardır. Ve Newroz metnine değişik eleştiriler ve
bazı kaygılar olsa da barışa tümden destek söz konusudur. Ama en çok da bundan korkulmaktadır.
Yalnızlaştırılmış bir Kürt hareketi devlet suçlarının özeleştirisi olmasa bile bu
suçların aleme ilanı olmadan barışın gelemeyeceğini savunamayabilir. Öncelikli
sorunu çatışmaların durmasıdır. Kürt sorunu çözümü bağlamında bazı hakların
alınmasıdır. Kontrgerillacı anlayışı tasfiye etmeyi zorlayamayabilir. Ama Türk
Solu, 12 Eylül ideolojisi toplum nezdinde teşhir ve pespaye edilip tasfiye
olmadan terörsüzlüğün ve barışın güvencesi olamayacağını savunabilir. Teröre
başvurmak durumunda kalanların, gerek 1970’te gerek 1980 öncesi ve de
sonrasında devlet içi egemenlerin (çetelerden fazlası idiler) kışkırtıcı tutumu, işledikleri ve
işlettirdikleri suçlar nedeni ile, faili kasıtlı bulunmayan faili meçhuller
nedeniyle, silaha başvurmak zorunda kalanların onları kıstıranlar kadar suçlu
olmadıklarını anlatabilir.
Kürt hareketi ile Türk solu arasına nifak tohumu sokmak esas
olarak Türk kontrgerillasının olduğu gibi onun bağlı olduğu NATO - İsrail ile tıpkı
Orhan Miroğlu örneğinde görüldüğü gibi
işbirlikçi Kürt çevrelerinin ana siyasası olmuştur. Şu anda korkulan budur ve Karaalioğlu da buna hizmet ediyor
olduğunu görmeli. Miroğlu Kürt yayınlarında yazdığı dönemlerde daha “cahş” ilan
edilmeden önce şiddetli ve küfürlü bir dille anti-Mihri Belli makaleler
yazıyordu bir dönem. Aslında amaç Belli’yi karalamak yoluyla onunla paralellik
kuran Öcalan idi tabii ki… Muhatabına vurarak dokunamadığın öndere saldırma söz konusu idi.
Bugün sureti haktan görünen Miroğlu gibilerinin o günlerde “ayrı devlet yerine neden gönüllü birliğe
razı oluyoruz, Güney Kürdistan’a bağlı ABD’nin 52’inci cumhuriyeti olmalıyız,
Apo buna gölge etmemeli” hedefi, niyeti ile içten içe karalama
kampanyalarını nasıl becerdiklerini ve muhakkak çok daha fazla kana mal olacak kimlerin
hangi hesaplarına hizmet ettikleri artık hepimizin malumu olmalı…
Hayrettin Belli | yeniHarman
12.4.13
Nisan 2013-Sayı:172
yeniHarman'ın Nisan sayısı bayilerde!
Ece Temelkuran: "Akil insanlarla birlikte anılmak mı? Allah muhafaza!"-Röp.Mesud Ata
Karaalioğlu'nun koyunu sonra çıkar oyunu! Hayrettin Belli, Mustafa Karaalioğlu'na yeniHarman'dan cevap veriyor.
Ragıp Duran: "Halil Berktay, Nihat Doğan'ın cahil versiyonu"-Röp. Mesud Ata
Esmeray: "Öcalan'ın mesajındaki dil heteroseksistti"-Röp.Mali Dönmez
Kimin çıkarı var?-Mihri Belli
Emperyalizmin ve AKP'nin Kürtlere Yönelik Hesapları Tutacak mı?-Osman Tiftikçi
Yaşasın Süreç Partisi!-Ercan Geçgin
Üç Yüzlü Hukuk Devletinde İfade Özgürlüğü-Kemal Şahin
İnsan Günde Kaç Kez Güncellenir?-Selim Yalçıner
Stratejik Serinlik-KASSAM'ın değerli akademisyenleri ufuk açıcı perspektifleriyle yeniHarman'da.
Ayşe'nin Kaynak Gözlüğü-Ayşe Özer
Engin Ergönültaş:"Romanı yazınca sobaya değmiş gibi elim yandı"-Röp. Aslan Özdemir
Mısırın Çocukları Yeni Mısıra Karşı-Ezgi Aksoy
Amerikan Güvenliğini Tehdit Eden Üç Unsur-Ata Erad
Yolunda A.Ş.-Bir Ankara Dümeni-Röp. Ayşe Özer
Bir Harmanım Bu Sabah-Ömer Gamyükü
Kayıp Değilim Ama Bilmem ki Yol Nerede?-Timur Danış
Ressam Leyla Emadi:"Artık kadını ezilmiş, darbeli görmek istemiyorum. Kadının gücünü görmek istiyorum"-Röp.Burçin Tarhan
Dikkat Buyur!-Duygu Sarı
Ece Temelkuran: "Akil insanlarla birlikte anılmak mı? Allah muhafaza!"-Röp.Mesud Ata
Karaalioğlu'nun koyunu sonra çıkar oyunu! Hayrettin Belli, Mustafa Karaalioğlu'na yeniHarman'dan cevap veriyor.
Ragıp Duran: "Halil Berktay, Nihat Doğan'ın cahil versiyonu"-Röp. Mesud Ata
Esmeray: "Öcalan'ın mesajındaki dil heteroseksistti"-Röp.Mali Dönmez
Kimin çıkarı var?-Mihri Belli
Emperyalizmin ve AKP'nin Kürtlere Yönelik Hesapları Tutacak mı?-Osman Tiftikçi
Yaşasın Süreç Partisi!-Ercan Geçgin
Üç Yüzlü Hukuk Devletinde İfade Özgürlüğü-Kemal Şahin
İnsan Günde Kaç Kez Güncellenir?-Selim Yalçıner
Stratejik Serinlik-KASSAM'ın değerli akademisyenleri ufuk açıcı perspektifleriyle yeniHarman'da.
Ayşe'nin Kaynak Gözlüğü-Ayşe Özer
Engin Ergönültaş:"Romanı yazınca sobaya değmiş gibi elim yandı"-Röp. Aslan Özdemir
Mısırın Çocukları Yeni Mısıra Karşı-Ezgi Aksoy
Amerikan Güvenliğini Tehdit Eden Üç Unsur-Ata Erad
Yolunda A.Ş.-Bir Ankara Dümeni-Röp. Ayşe Özer
Bir Harmanım Bu Sabah-Ömer Gamyükü
Kayıp Değilim Ama Bilmem ki Yol Nerede?-Timur Danış
Ressam Leyla Emadi:"Artık kadını ezilmiş, darbeli görmek istemiyorum. Kadının gücünü görmek istiyorum"-Röp.Burçin Tarhan
Dikkat Buyur!-Duygu Sarı
9.3.13
Mart 2013-Sayı:171
yeniHarman'ın Mart sayısı Bol Dumanlı Müslüm Baba kapağıyla çıktı. "Yakarsa dünyayı garipler yakar"
İmamlardan istifa eden Papa'ya ilginç mesaj: Ohh mis valla... Akılları varsa dinlerini bırakmasınlar-Mali Dönmez
Ayşe'nin Kaynak Gözlüğü-Ayşe Özer
Yaşam İçin Ölenlere Ölü Denemez-Ezgi Aksoy
Adnan Özer-"Müslüm Gürses Jazz'ı da tasavvufa döktü", Bayhan- "Kalbi güzel olmayan bir insanda böyle bir ilahi tını olamaz"-Röp.Mesud Ata
Bol Dumanlı Müslüm Baba-Tuncay Akgün
Müzik Cennetten Gelen Bir Hediyedir-Ahmet Yılmaz
Sûfî Mayası-Mehmet Çağçağ
Müslüm Baba'yı nasıl bilirdiniz?-Hakan Günday, Berrin Karakaş, Çetin Çiftçioğlu, Levent Erseven, Timur Çelik, Oktay Güzeloğlu, Mesud Ata
15 Maddede Müslüm Gürses-Ezgi Aksoy
Muhterem, Ben Bu Şarkıyı Ne Zaman Okudum?-Ayşe Özer
Gözel TV
İstanbul'un ünlü torbacısı Ahmet Abi yeniHarman'da dumanlamaya devam ediyor:"Ergenekon şifresi gibiyim. Bi konuşsam diziler biter, sinema sektörü durur".Röp. Mali Dönmez
Kadının Adı Özgürlük-Selim Yalçıner
Büyük Bir Adım ve Büyük Bir Yalan-Kemal Şahin
Kolombiya'daki barış sürecini izleyen Metin Yeğin yeniHarman'a konuştu: "Marx-Engels okuduk ama esas mesele Teksas-Tomiksmiş"-Röp. Mesud Ata
Harmandünya-"Avare İsrail"-Ata Erad
CHP Milletvekili Melda Onur: "Hepimiz birer Angelina Jolie olsak anlarım"-Röp.Mesud Ata
Kısa Çöp-Ömer Gamyükü
Nükleere karşı dalga geçme üstünlüğünü ele geçirmek
Win Win'cilerin Kumbarası- Ayşe Özer
Brandon Cronenberg'den Antiviral-Body Horror Babadan Oğula Geçer Mi?-Ezgi Aksoy
11.2.13
Şubat 2013-Sayı:170
Fırıncılara, gurmelere sorduk: Nedir samimi ekmek?.-Mesud Ata
N'oluyo Lan?- Mahmut Çebi
Stratejik Serinlik:KASSAM- Balkan masası ebedi şefi Doç. Dr. Erxan Torbesov yeniHarman'a konuştu- Röp. Mesud Ata
Yangınlar ve Oteller Üzerine- Selim Yalçıner
Ölü Ölmüş Mü?- Ahmet Alpan
Araştırmacı Yazar Osman Tiftikçi röportajı sürüyor. "Kürt sorunu çözülürse Türkiye, Ortadoğu'nun bir numaralı gücü olur"-Röp. Mesud Ata
Malatyalı Niyazî-i Mısrî ve At Sinekleri- Niyazi Doğan
Eğlence aleminin vazgeçilmezleri: Torbacılar- "AKP gitsin de, bizim de işler açılsın"-Röp. Mali Dönmez
CHP'nin Ulus'u, AKP'nin Ümmeti, Kürtlerin Hamiyeti-Ercan Geçgin
Tehditkar Rejimler, Takıntılı Enteller- Ezgi Aksoy
Adalet Kapısı-Demokrat Yargı Derneği Genel Sekreteri Kemal Şahin
Bir Bakanın Seyir Defteri- Erdinç Yücel
15 Maddede Kütüphane Yangınları-Ezgi Aksoy
Elektronik Müzikten Pop Müziğe Chavez Şarkıları-Ezgi Aksoy
Dünya Kadar Fikrin Olacağına Fındık Kadar Aklın Olsun- Ömer Gamyükü
Bizim Alamanya'nın Misafirleri- Ayşe Özer
Ayşe'nin Kaynak Gözlüğü- Ayşe Özer
Mersin Çamlıbel'de Nükleer Kapıya Dayandık!Nükleere Karşı 37 Adım Gazetesi
Dikkat Buyur!-Duygu Sarı
12.1.13
Ocak 2013-Sayı:169
Yılın ilk Harmanı bayilerde!
Kötüler Direnişe Çağırıyor- ODTÜ Direnişi Ocak Harmanında!
Yalan Rüzgarına Karşı Eylem Fırtınası- Erdinç Yücel
yeniHarman Kaz Dağları'nı sırtlan gibi kuşatan altın şirketlerinin izini sürüyor-Röp.Mesud Ata-Başol Özyayla
yeniHarman sakıncalı kitapları ifşa ediyor- Harmanti
Gaziosmanpaşa'nın Efsane Gece Kulübü: Şanzelize Kafe-"Reina ile işimiz yok, herkesin rızkı belli"-Röp.Mali Dönmez
Sizin O Muhteşem Üniversiteleriniz-Ercan Geçgin
Ten rengi ticareti ve yeni cilt beyazlatma salgını bu ay Harman'da- Popüler Kült Yazıları-Ezgi Aksoy
Kıyamet İçredir, Kıyameti Bilmezler- Selim Yalçıner
Araştırmacı Yazar Osman Tiftikçi röportajlarının üçüncü bölümü- "Devlet Dindarlığı: Osmanlı- Cumhuriyet-AKP"-Röp.Mesud Ata
Vasıflı Öngörü ve Zenginlerin Mutfağı- Serkan Bilgi
İran Sineması: Cevherin İçinden Çıkan bir Necvâ-Ata Erad
Aşk-ı Kahvehane-Mîraz Rûspî
Bankaları dolandırarak elde ettiği paralarla kooperatif kuran Enric Duran: "Yeni Bir Dünyayı Yapabiliriz"-Röp: Özlem Arkun
Cehennem-Hakan Erdoğan
Ayşe'nin Kaynak Gözlüğü-Ayşe Özer
Kötüler Direnişe Çağırıyor- ODTÜ Direnişi Ocak Harmanında!
Yalan Rüzgarına Karşı Eylem Fırtınası- Erdinç Yücel
yeniHarman Kaz Dağları'nı sırtlan gibi kuşatan altın şirketlerinin izini sürüyor-Röp.Mesud Ata-Başol Özyayla
yeniHarman sakıncalı kitapları ifşa ediyor- Harmanti
Gaziosmanpaşa'nın Efsane Gece Kulübü: Şanzelize Kafe-"Reina ile işimiz yok, herkesin rızkı belli"-Röp.Mali Dönmez
Sizin O Muhteşem Üniversiteleriniz-Ercan Geçgin
Ten rengi ticareti ve yeni cilt beyazlatma salgını bu ay Harman'da- Popüler Kült Yazıları-Ezgi Aksoy
Kıyamet İçredir, Kıyameti Bilmezler- Selim Yalçıner
Araştırmacı Yazar Osman Tiftikçi röportajlarının üçüncü bölümü- "Devlet Dindarlığı: Osmanlı- Cumhuriyet-AKP"-Röp.Mesud Ata
Vasıflı Öngörü ve Zenginlerin Mutfağı- Serkan Bilgi
İran Sineması: Cevherin İçinden Çıkan bir Necvâ-Ata Erad
Aşk-ı Kahvehane-Mîraz Rûspî
Bankaları dolandırarak elde ettiği paralarla kooperatif kuran Enric Duran: "Yeni Bir Dünyayı Yapabiliriz"-Röp: Özlem Arkun
Cehennem-Hakan Erdoğan
Ayşe'nin Kaynak Gözlüğü-Ayşe Özer
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)