Ne var ki Oktay Taftalı abimizin ifadesiyle fizik yasaları gereği, doğa boşluk kabul etmiyor. Salomanje toplantılarının iptal olmasının hemen arkasından yeniHarman yazarları olarak biz de alternatif bir Cuma toplantısı düzenledik. Yurtdışından gelen Oktay Taftalı abimizin memlekete ayak basmasından sadece birkaç gün sonra Cuma toplantımızı LeMan Kültür Kafe’de icra ettik.
O Cuma günü bir iş görüşmem vardı aslında. Kurtköy’deydi. İşyerine vardığımda içeride bekleyen 5 tane mühendis daha vardı. Bana biraz bekleyeceğim söylendi. Ben de 3 saat kadar “biraz” bekledim. Aslında akşamı iple çektiğim için bu koskoca 3 saat o kadar da uzun geçmedi. Ama en azından bu işyerinde çalışmanın bir çeşit mazoşizm olduğunu anlamamı sağladı. Bir ara, benimle görüşme yapacak olan adam dışarı çıkıp bana “Şu dışarıda bekleyen Chevrolet sizin mi?” diye sorduktan sonra boynumu çevirip dışarı baktım ve dışarıdaki son model Chevrolet’yi gördüğüm anda hayatın kendisinin başlı başına bir mizah hazinesi olduğunu anladım.”Yok” dedim ona. Kötü bir aday izlenimi vermeye karar verdiğim görüşmemi beklerken tesadüfen 2 okur kardeş aradı beni. Onlara toplantımızdan bahsettim ve isterlerse katılabileceklerini söyledim. Önce duraksadılar, şaşırdılar ama kabul ettiler. Biri karşı taraftan gelecekti. Diğerini ise ben giderken o sıra kullandığım bir şirket aracı ile alacaktım. İş görüşmesini sizlere daha sonra anlatacağım. Okur kardeşimiz için saatlerce trafikte bekledim ve inanın geçireceğimiz akşamın keyfini hissetmek nedeniyle bundan yana en ufak bir şikayetim de olmadı. Nihayet ikimiz beraber Taksim’e, dergiye ulaştık.
Oktay Taftalı abimiz birasını yudumlamaya çoktan başlamıştı. Tuncay Akgün abimiz de oradaydı. Editörümüz Başar Başaran kardeşimiz ile taa Antalya’dan Yusuf Yavuz kardeş de katılımcılar arasındaydı. Akşamın ilerleyen saatlerinde diğer okur kardeş de yerini aldı. Derken bir gece önce 5N1K’da Tayyip Erdoğan’ın psiko-biyografisini anlatan psikiyatrist Dr. Cemal Dindar ve beyin cerrahı doktor yazarımız Hakan Erdoğan kardeşler de yerlerini aldılar. Zaman zaman LeMan dünyasından değerli isimler de gecemize katıldılar.
Oktay Taftalı abimiz olağanüstü performansıyla gözlerimizden yaşlar gelmesine neden oldu. Birkaç metre ötedeki sahneden Cem Yılmaz’ın çıktığı bu mekanın tarihinde Oktay abi sayesinde ve sohbet liderliğinde kanımca bu kadar çok kahkaha duymamıştır Leman Kültür duvarları. Üstelik tüm bu kahkahaların bir geyik neticesinde olmadığını, tam tersine olağanüstü yerinde tespitlerin, analizlerin ve değerlendirmelerin arkasından geldiğini söylemem gerek. Gece boyunca neredeyse tek bir geyik yapılmadı. Hemen herkes gerek grup dahilinde, gerek ikili, üçlü sohbetlerle üst düzey muhabbetin en tatlı örneklerini verdi. Oktay Taftalı masanın başucunda bir kaptan gibi dümen elinde hepimize tatlı ve güvenli bir muhabbet yolculuğu yaptırdı. Bir kısım insanlar, ben dahil kimileriyle ilk defa tanışıyor olmanın keyfi içinde saatlerin nasıl geçtiğini önemsemeden her dakikası dolu geçen doygun bir gece yaşadık. Her katılımcı kendi mesleki yaşamından ve yazarlığından zengin sohbetler kattı. Medya dünyasında sıklıkla rastlanan bu tür sosyal aktivitelerde yine sıklıkla rastlanan kimsenin kimseye yaranma gayreti yoktu. Herkes doğal ve herkes kendisiydi. Kimsenin kimseye bir ispat derdi yoktu. Başar kardeşimin sıklıkla ifade ettiği gibi medya dünyasında ender rastlanan bir temiz farkındalıktan başka başkalarına atacağı havası olmayan temiz ve güzel insanların bir hoş sohbetiydi tüm gece...
Bu arada ben epeyce aç gelmiştim ve bu gecenin Oray Eğin’i beklenmedik şekilde GHK olmuştu. Kendi önümdekileri silip bitirdikten sonra Tuncay Abi, Başar ve Oktay Abi’nin önündeki tabağa da sızmayı başardım. Arada bir işi sağlama alıp bu üçlüyü lafa tutacak bir şey söylüyor, ardından tabağa kuvvet yükleniyordum. Okur kardeşlerimiz de geceye aktif bir şekilde dahil olup akşamı renklendirdiler. Herhalde okur kardeşlerimizin bu toplantıdaki varlığı alternatif medyanın yüz akı olan yeniHarman ile yaygın medyanın arasındaki mesleki ölçekte insanlık ve kalite farkının da bir göstergesi olmalıydı. Menümüz mütevazi sosislerden müteşekkil idi. Çoğunluk bira içti. Masanın entelektüel seviyesini, Salomanje’de gördüğüm seviye ile karşılaştırmamı isterseniz, size söyleyeceğim, böyle bir karşılaştırmanın eşyanın tabiatına aykırı olduğu yönünde olacaktır. Hiç denizdeki balıklarla akvaryum balıkları bir olur mu?
Tüm açlığıma rağmen ve herkes muhabbetin doruklarında gezinirken gizli gizli tabakları boşaltmama rağmen ne karnım doydu bu gece ne de ruhum doydu bu kadar zengin menülü sohbetlere. Masada bulunan herkesin bir mesleği vardı bir kere. Bir de hayatı. Biz yeniHarman yazarları yaygın medyadaki mesleksiz ve hayatsız insanlar gibi değildik ki bir kere.
Her şeye rağmen Salomanje’ye benzeyen iki şey vardı. İlki, bu sefer müesseseden içtiğim 3 adet biranın ardı sıra yine lattemi ısmarladım. Tuncay abiden kaçmadı bu. “Latteni de ısmarladın yine” demeyi ihmal etmedi. İkinci olarak, bu kez tam anlamıyla Külkedisi idim. Bir paralı otoparka bıraktığım aracımı bu sefer saat 12 olmadan almalıydım. Çünkü bu saatten sonra otopark kapanacak ve bu kez sokakta kalacaktım. Hem de yanımdaki okur kardeşi evine bırakmam gerekiyordu. Zaten benden önce Yusuf Yavuz erkence ayrılmak zorunda kalmıştı. Saat 12’ye yaklaşırken herkesle kucaklaştım ve sabaha kadar sürmesinden memnuniyet duyulacak bir geceyi noktalamak zorunda kaldım.
yeniHarman bu toplantıyla sadece eğlenmedi. Aynı zamanda belirli kararlar alındı. Bunlar üzerinde fikirler serdedildi. En önemlisi ise yeniHarman’ın okurları ve yazarları arasında ışıyan yükselen dostluk dünyası tanımlanmış oldu. Siz değerli okurlarımızla iletişim hatlarımızı güçlendirme kararı aldık. Önümüzdeki aylarda bunları uygulamaya geçeceğimizi umuyorum.
İlerde GHK asıl şöyle diyecektir. “Evet dostlar! Ben asıl oradaydım!”
Gürkan Haydar Kılıçarslan - Temmuz 2009