2.5.09

Nisan 2009 - 128. Sayı

Yazarımız Tanla Sılay, Tuncay Güney'i Kanada'da buldu ve konuşturdu.

Başar Başaran, IBM Türk'ün efsane yöneticisi Can Özler ile IBM Türk Skandalını konuştu.

Ezgi Aksoy'dan "LatinAmerika.Birleşik.Devletleri"

Noam Chomsky'den yeniHarman'a mektup.

Mesud Ata'dan "Dünya Su Forumu: Suya bulaşan kan ve irin"

Oktay Taftalı'dan "İdam, Emanet, Çuval"

Celal Beşiktepe'den "Krizin kentlerinden 29 Mart'ı okumak"

Gürkan Haydar Kılıçarslan: "Oy Recebim oy!"

Dr. Hakan Erdoğan: "Evrim (Çok değil, Biraz daha)"

Filiz Elasu: "Kimliğiniz? Osmanlı Cumhuriyeti Vatandaşı.Dininiz? Tüketici"


Tuncay Guney röportajından:

Türkiye medyasında o kadar göz önündesiniz ki ve aynı zamanda o kadar uzak insanlar sizi limuzinlerden inmeden korumalarla gezen, elinde martini bardağıyla hayal eder oldular. Kanada’da yaşantınız hakikaten böyle sefahat içinde mi geçiyor?



Aslında söylemiş oldukları yarı doğru yarı yanlış, böyle bir koruma ordum yok, ben bir mafya babası değilim neticede. Sadece dini inançları ve davası için çalışmalar yapan bir insanım. Kendi derneğimize ait olan arabalar var tabi ki, ve sadece bir ya da iki kişi benimle birlikte geziyor, zaten genellikle bu insanlarla beraber çalışıyoruz. Bir yere gitmek istediğimizde sabah evimden alıyorlar çalışmalarımızı yapıyoruz ve akşam tekrar herkes evine geri donuyor.Yani böyle limuzinler ve koruma ordusu gibi bir şeyin durumu söz konusu değil; ama devletlerarası bir koruma statüsü olduğunu biliyoruz. Bu devletlerarası bir statüdür ve nasıl bir güvenlik kontrolü yaptıklarını tahmin edebiliyoruz. Ancak 24 saat 48 saat bilfiil yanımda polisler bulunmuyor. Türk insanin yaptığı kotu propagandalar gibi bir koruma ordum yok, bundan önce de hayatim böyleydi. Ergenekon'la başlamadı, bizim hayatimiz, burada olduğu gibi devam ediyor.


‘TÜRKİYE’YE YENİ BİR BANKACILIK SİSTEMİ GETİREBİLİRİM’


Peki kendinizi -diyelim ki önümüzdeki beş sene içerisinde- hala Kanada’da Rabay olarak mi görüyorsunuz?


Hayır, ama tabii ki imani meselelerde herkesin din özgürlüğü vardır. Dini inançlarım da benim kalbimde yaşatacağım şeylerdir. Su anda Finans dersleri alıyorum. Ernst Cassirer’in Devlet Efsanesi adli kitabini ve Seyyid Kutup’un İslami Etütler kitabini okuyorum. İslami ve devlet yapılarını çözmem gerekiyor. Biliyorsunuz ki ekonomik kriz dört yıl dünyada devam edecek. Ekonomik krizin siyasi perde arkası var. Herkes büyülü bir cümle bulmuş ‘Kriz var’ diyor. Peki, dünyaya sunulan bu krizin perde arkası ve siyasi çatışmaları açıklayan yok. Büyülü söz yetiyor "ekonomik kriz". Hz Yusuf da Firavun’un ekonomi bakanıydı. Ekonomi çok önemli. Gelecekteki mesleğim bankacılık ve finans üzerine olacak. Din gömleği bana dar geliyor. Egolarımı tatmin etmiyor. Daha büyük olmak hayalim. Hayatim boyunca mücadeleci oldum. Bunu da başaracağım. Bir sistemin kurucusu olacağıma inanıyorum.



Tam olarak ne üzerine çalıştığınızı biraz daha açabilir misiniz?

Orta Doğu ülkeleri dışında Latin Amerika ve Afrika üzerine de çalışmalar yapıyorum. Bankacılık projem var belki gelecekte bir banka kurabilirim. O ülkelerin siyasi yapılarına bakıyorum. Finans çalışırken, Türkiye’deki banka hortumlamalarına bakınca gördüm ki Türkiye’deki bankacılar çok amelece hiç bir araştırma yapmadan kendi bankalarını hortumlamışlar. Bugünkü ekonomik krizde deniyor ki bütün holdingler, bankalar Amerika’da iflas etmişler. Ama hiç kimse banka sahiplerini hırsızlıkla suçlamıyor. Bunlar üzerine çalışıyorum. Belki Türkiye’ye yeni bir bankacılık sistemi getirebilirim.



‘ERGENEKON DAVASINDAN BİR ŞEY ÇIKMAZ’



Çıkış yolu olarak ne görüyorsunuz? Şu anki soruşturmanın Türkiye’nin bu anlamda demokratikleşmesine herhangi bir faydası olacak mı?

Ben Ergenekon konusunda bir şey söyleyemem bu sadece bir operasyondur ve sonuçlarının nereye gideceğini ben bilemem. Dosyalar savcının ve mahkemenin elinde ve ben televizyona ilk çıktığımda bu işten bir şey çıkmayacağını söyledim. Ve hakikaten de çıkmıyor ve çıkmayacak emekliler, kıraathanesiyle uğraşıyorlar.Dediğiniz gibi medya size kilitlendi ve gecen sene bir anda şöhret oldunuz. Kendinizi bu anlamda nasıl hissediyorsunuz?Ben zaten politik arenada ve Türkiye’deki güç dengeleri arasında şöhrettim. Sadece halk beni tanımıyordu. Bir anda perde açıldı ve halka servis yapılmaya başlandım. Fakat bütün televizyon programlarımda siyasi danışmanım ve avukatımın fikirleri ile devrik cümleler kurarak konuşma yaptım. Her konuda hazırlıklı bir şekilde cevap verdim. Tv programlarında konuları kilitledim. Sahneye ve karşıma çıkan gazeteciler bir takım maddelere takıldılar. İstediğimiz buydu. Satrançta olduğu gibi şah- mat idi. Ve mat oldular. Bugün dahi gazeteciler perde arkasında nelerin döndüğünü bilmiyorlar. Ben ise onlardan 10 adım ilerdeyim. Tv’de oyunu biz kurduk ve biz bozduk.


‘OSCAR’LIK BİR AKTÖR GİBİYİM’


Rahat tavrınız zaten özellikle göze çarpıyor. Peki, gerçekten bir korkunuz yok mu?


Korku hatanın başlangıcıdır. Ben takdir edilecek ya başarılı biriyim ya da Oscar’lık bir aktör. Zincirleme kaza istiyorsan, otoyolda aniden frene basacaksın sen yoluna devam ettiğinde arkada birbirine girmeyen kalmayacak. Konu Tuncay Güney olunca zincirleme kaza ile oltaya düşenler var. Fakat beni tanımadan yargısız infaz yapanlar var. Hakkımda hiç bir şey bilmiyorlar. Artık Türkiye’nin bağrından kopmuş 28 yaşındaki bir genç yok. Yılanların çıyanların ve tehlikelerin arasından sıyrılan bir Tuncay var. Gözlerim acildi ve gerçeği görüyorum. Dünya siyasetinde- Dinde –İdeolojide gerçeği görmek önemli. Tv’de gazete röportajlarımda çok rahatım. Korkularım yok. Hakkımda yazabilecekleri her şeyi yazdılar. Ben ne yazabileceklerini biliyordum. Artık yazabilecekleri yeni bir şey yok. Buraya kadar gelebildiler, buradan ilerisine gidemeyecekler. Ellerinde dosyam yok. O kadar eminin ki benim şifremi çözemeyecekler.

‘TÜRKİYE’DE İKİ PARTİ VAR’

Şu sıralar gündemde en çok yerel seçimler konuşuluyor. Türkiye’de olsaydınız siz kime oy verirdiniz?

Kanada gibi ülkelerde seçim var mı yok mu bunu bile anlamıyoruz. Etrafta ne secim sloganları, ne bayraklar, kim milletvekiliymiş kim yardımcısıymış kimseyi tanımıyorsun burada. Ama Türkiye’de herkesi bilirsin. Her kafadan ayrı ses çıkıyor. Aslında aynı sesler. Türkiye’de kimliği olan iki parti var. AKP ve DTP, diğer partiler beş aşağı, bas yukarı sistemin balans ayarı yapan emir komuta partileri. Gerçek şu ki Börtü böceği, beygiri, kurdu, kuşu, atı, iti, oku desteklemiyorum.