2.5.09

Mart 2009 - 127. Sayı

Dosya: Bu Fener’den En Az Bir Ergenekon Çıkar!

Deniz Feneri davasını Almanya'da birebir takip eden, mahkeme tutanaklarını ve dosyalarını inceleyen gazeteci Vedat Ali Aydın ve Ali Gülen'in ''AKP'nin Feneri Böyle Söndü" adlı kitabı Cadde Yayınlar'ından çıktı. İkinci Deniz Feneri kitabının hazırlığında olan gazeteciler, yeniHarman'a konuştu.



Röportajdan bir bölüm:

- Yüzyılın iyilik hareketi en çok kimlere iyilik etti? Kimlere kötülük etti?


Deniz Feneri, Türkiye'de ve Avrupa'da ''Yüzyılın İyilik Hareketi'' diye lanse edildi. Sonra bir bakıldı ki, yüzyılın pompa hareketiymiş. Paralar hep bir kesime pompalandı. Dahası Viyana'da imam hatipli çocuklar okutuldu. Ünlü İslamcıların çocuklarıydı bunlar. Okutulup okutulup Türkiye'ye gönderiliyordu. Fakir fukaraya verileceği iddiasıyla Deniz Feneri'ne toplanan yardımlarla İtalya-Çeşme seferi için gemi aldılar. Bir milyon 115 bin Euro'luk gemiye Vakıfbank-Frankfurt bir milyon 700 bin Euro kredi verdi. Bu kredinin faizleri ve taksitleri, Deniz Feneri'ne gelen yardımlardan ödendi, halen de ödeniyordur belki de. Artan para ise, bir ay önce görev alanını değiştiren Zekeriya Karaman'ın oğlunun şirketine aktarıldı. 400 bin Euro'luk bu para, şirketin sermaye artımında kullanıldı. Ardından, bir de baktık ki, aynı tarihlerde 500 bin ABD Doları, bir ''gemicik''e peşinat olmuş. Parayı takip eden savcılar, mutlaka bu trafiği bulur. Vatandaşın gönderdiği yardım paralarının çok büyük bir miktarı ise KANAL 7'cilere elden getirilip verildi. Hatta KANAL 7'nin başındaki bir kişi ile üst düzey bir görevlimiz para kuryeliği bile yaptı.


- Sizce Deniz Feneri Dernegi'nin işlevi neydi?

Yanıtını ben vermeyeyim. Alman yargısının vardığı sonucu söyleyeyim sadece: “Belirli bir siyasi amaca hizmet için para toplama ve bu siyasi amaca hizmet için harcama.”

- Yardımların hiçbirinin yerine ulaşmadığı ileri sürülüyor. Peki bu doğruysa, Deniz Feneri Programı'nda, ekranlarda izlediğimiz o aileler kim, şimdi neredeler?

Bakın, Almanya'da süren yargılamada bir şey ortaya çıktı. O da şudur: Deniz Fenerci'lerin yardım yapacak tek bir personeli bile yoktu. Kamera ekipleri, görüntü alabilmek için bir şeyleri yanlarında götürüyor ve orada işlerini bitiriyordu. Bir Alman savcısı sadece Almanya'dan toplanan paranın150 milyon Euro olduğunu belirtiyor. Bu para güzel bir şekilde bölüşülmüş. Görüntüler ise göz boyamak için Sudan'da kesilen üç koyun, Malezya'da yapılan bir iki kutu yardım olarak gösterilmiş. Dikkat edin, yardım yapıldığı iddia edilen yerler, normal yargı sisteminin uzanamayacağı yerlerdir. Türkiye'de yardım yapılması ise bir komedi. Yardım yapıldığı gösterilenlerden biri, bir Deniz Fenerci'nin babası, birisi yine tek kalem yardım almayan muhtarlık. Almanya'daki baskınlarda çok sayıda sahte makbuz bulunmuştu zaten. Dolu olanların tümünün de aynı kalemle ve aynı tarihte doldurulduğu saptanmıştı. Yardım yapılanlar çakma, makbuzlar çakma, yardımlar çakma... Daha ne olsun? Sadece Almanya'da en az 21 bin mağdur olduğu söyleniyor. Peki, bu insanlar nerede? Her yerde. Almanya'nın her köşesinde oturan insanlar Deniz Feneri'ne fakir fukaraya, garip gurebaya yardım yapılması için para göndermiş. Sonra öğrendiler ki, meğerse para Deniz Fenerci'lerin kursağına gitmiş. Onların ve destekledikleri görüşün kursagına gitti paralar. O yardımseverlerin birçoğu ''haram olsun'' deyip işin peşini bıraktı. Az bir kısmı ise dava açıyor paralarını almak için. Çünkü bazıları yardım işini otomatiğe bağlamıştı ve her ay otomatik ödeme talimatıyla Deniz Feneri'ne para gönderiyordu. Belki bu işlemi iptal ettirmeyenler hala da gönderiyordur.

-Kitap yapma fikri nasıl oluştu? Kitabın kapağındaki fotoğrafa dair, Deniz Feneri sunucusu Uğur Arslan'ın itirazı oldu. Fotoğrafın Kütahya'daki şiir gününün ardından hayranlarıyla çektirdiği bir fotoğraf olduğunu söyledi. Arslan'ın itirazını nasıl karşılıyorsunuz?

Kitap yazma fikri, Deniz Feneri e.V duruşmalarını izlerken oluştu. Orada açıklananlar bizim için de şoktu. İnsanların bu kadar pervasız ve bu kadar utanmazca bir toplumu soyabileceğini ilk kez orada gördük. Duruşma notlarını almak, iki dilli gazeteciler olan bizler için zor değildi. Ardından belgelere ulaştık. Uğur Arslan, Deniz Feneri'nin görüntüdeki yüzüdür. İnsanların dolandırıldığı sistemde, bile bile insanlardan para toplanması için reklam yapmıştır. Ayrıca orada pek de hayranlarıyla hatıra fotoğrafı çektirmiş gibi durmuyor, bir elinde puro, masada rakılar... Hayranlarından öte, kendisinin görüntüsü önemli. Kendisi 4 yıl Deniz Feneri'nin başkanıydı, orada neler döndüğünü iyi bilir. Bir hukukçu olarak görüşümü söyleyeyim: elleri hiç de temiz degildir. Ve ceza hukuku açısından çok sayıda yaptırımla karşı karşıya kalabilir. Son bir şey daha söyleyeyim; şimdi Ankara'nın istemediği ve çok ünlü kişilere kadar uzandığını bildiğimiz ikinci Deniz Feneri Dosyası'nın kitabını yazmaya hazırlanıyoruz. Oradaki belge sayısı, birinciden de çok...

----------------------------------------------------------------
yeniHarman'ın Mart sayısında:

Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu: Bir Gecede 50.000 Aileyi İşsiz Bırakan Kimsesizlerin Kimi Tayyip Erdoğan!
[ Röportaj: Başar Başaran ]

Barbie: Pop Jenerasyonun Annesi – 50 yıllık Taş Bebek
[ Mesud Ata ]

İsrail Terör Örgütleri
[ Özgür Atak ]

Kapitalizmin Armageddon'u
[ Gürkan Haydar Kılıçarslan ]

Seferî Millet: Çingeneler ve Bir Başkaldırı Destanı: Flamenko
[ Ezgi Aksoy ]

Toplumsal İdealizmin Sonu “Issız İnsanlar” Ülkesi
[ Oktay Taftalı ]

İsrail’in Kanla İmtihanı: Beşir’le Vals
[ Eser Kaya ]

Sanal alemin sert ve absürd mizahıyla en cins sitesi: Theuzunessek.com